top of page
  • Yazarın fotoğrafıNecati Göksel

YAZARINI ARAYAN ÖYKÜLER

Güncelleme tarihi: 4 Oca 2019

Bir zamanlar İstanbul’da yazar olmak isteyen bir adam yaşarmış. Edebi yeteneğinin farkındaymış ama asla yazma isteğini ve hırsını içinde bulamazmış. Sonra, içini kasıp kavuran bir aşk macerası yaşamış. O kadar sarsıcı bir maceraymış ki başından geçenler; yaşadığı kırıklık, yüreğindeki burukluk onu yazmaya itmiş. Kendini, dünyasını, yaşadıklarını anlatmak istiyormuş insanlara.


Hikâyesini yazmak için yüksek bir yere, rivayete göre Galata Kulesi’ne çıkmış. Orada durup Kız Kulesi’ne bakmış. Kız Kulesi bir gelin kız gibi denizin ortasında süzgünce duruyormuş. Kız Kulesini acılarının sebebi olan sevgilisi olarak varsaymış.Kendisini de Galata Kulesi'yle özleştirmiş. Galata Kulesi’nde oturup aşk öyküleri yazmaya başlamış. Günlerce… Günlerce yazmış. İçinde ne varsa hepsini kâğıtlara dökmek istemiş. Yüzlerce sayfa onun kaleminden satırlarla dolmuş. Nihayet bütün hikâyelerini bitirdiğinde yüreğinde bir hafiflik hissetmiş. Fakat aynı zamanda tatlı bir yorgunluk da çökmüş üstüne. Yavaşça, farkında olmadan uykuya dalıvermiş. Orada öylece masaya kapanarak uyumuş. O uyurken bir esinti çıkmış. Günlerdir yazıp, üst üste dizdiği kâğıtların üzerindeki ağırlık taşı düşmüş. Rüzgâr kâğıtları uçurmuş. Kulenin balkonundan savrulan yüzlerce kâğıt şehrin, İstanbul’un üstüne dağılmış. Üstü yazılarla kaplı beyaz kâğıtların kimi o semte kimi bu semte uçmuş. Bazısı binaların çatılarına, bazısı bir minarenin ucuna, bazısı bir evin duvar çatlağına takılmış. Bazı kâğıtlar da denize düşmüş. Bazıları ise uça uça kendi hikâyesini arayan insanların eline düşmüş.

Ellerine geçen tek-tük sayfaları okuyan, kendi menkıbesini arayan insanlar başı sonu belli olmayan bu öykü parçalarından adeta büyülenmişler; kendilerini garip bir tutku sarıp sarmalamış. Buldukları tek tük sayfalar ellerinde, sokak sokak o hikâyenin kalanını, devamını, sonunu aramaya başlamışlar. Kimisi hikâyelerde anlatılan aşkı, kimisi kadını, kimisi erkeği arıyormuş. Bugün bile hala Sahaflar Çarşısı’nda ellerinde bir kâğıt parçası ile kitapçılara gidip öykünün eksik parçalarını soran insanlara rastlayabilirsiniz.

Yazara gelince; uykudan uyandığında yazdıklarının yerinde yeller estiğini görmüş. Fakat içinde tuhaf bir ferahlık duyuyormuş. Biliyormuş ki, içinde yüzlerce küçük şehir, binlerce farklı hayat barındıran şehirlerin ecesi İstanbul'un semtlerinde, mahalle ve sokaklarında, çarşısında - pazarında, kahve köşelerinde, köprü altlarında, ücra kıyılarında kendi hikâyeleri yaşanmakta ve yürekler titremektedir.

(2001)

58 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

KAHYA

bottom of page